Mustafa Kemal İstasyon'dan şehre doğru, bir süre yaya olarak yürüdü.
O'nu görmek için sabahtan itibaren yolları dolduran Tarsusluların
arasından neşe ile selamlar vererek, ilerledi. O sırada ansızın bir
olayla karşılaştı.
Milli Mücadele'deki çete giysili bir kadın, ******'ün yolunu keserek ayağına kapandı. Gözyaşlarıyla şöyle haykırıyordu:
- "Bastığın toprağa kurban olayım Paşam!"
Mustafa Kemal onu yerden kaldırmak için eğilirken kulağına bu kadının
Kurtuluş Savaşında cephelerde çarpışmış olan (Adile Çavuş) olduğunu
fısıldadılar.
GÖMÜLECEĞİ YER Atatürk'ün gömüleceği yer ve toprak:
O'nun kabri Ankara'da olacaktır. Fakat bu şehrin neresinde? Çünkü O'
nun en son kuvvetli isteği bir an önce Ankara'ya dönebilmekti. Biri
Büyük Millet Meclisi'nden İstasyon'a inen cadde üzerindeki yuvarlak
yer, diğeri Çankaya'daki yeni köşkün mermer havuzu. Bu yerler şu
nedenle konuşulmuştur:
Bir akşam ******'ün etrafında toplananlar arasında, O'nun ölümlü
oluşu üzerinde durulmuş ve özellikle kendisi 1926 suikast girişiminden
sonra söylediği cümleyi tekrar etmişti. "Benim naçiz vücudum bir gün
elbette toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar
kalacaktır." dedikten sonra "Milletim beni istediği yerde yatırsın,
yeter ki beni unutmasın," demişti. Meclisin altındaki yuvarlak yeri
ortaya atan kişiye ise, "iyi ve kalabalık bir yer, fakat ben böyle bir
arzumu milletime vasiyet edemem". Ancak, gene o akşam ileri sürülen bir
fikrin kendisini çok duygulandırdığını, bugün bile hatırlıyorum.
Memleketin bütün sınır boylarından getirilecek toprak üzerinde yatmak.
Recp Peker, hararetle bu fikrin sembolik savunmasını yapmıştı.
******, böyle bir fikrin uygulanmasından ancak, ölümlü vücudu için
hoşlanacağını ve gurur duyacağını anlatırken bana bakarak: "Bunu
unutma!" demişti.
Prof. Dr. Afet İNAN
Kaynak: Ulus Gazetesi, 25.06.1950
BENİM ADIM ATA DEĞİL Atatürk'ün sinirlendiği önemli bir nokta vardı. Gazetelerde, kendisine "Ata" denildiğini okudukça şöyle dedi:
�Benim adım Ata değil, ******'tür! Bazı gazeteler neden böyle yazarlar?
Şükrü KAYA
Kaynak: Dünya Gazetesi, 10.11.1953
Gözlerinden iki damla yaş düşen Mustafa Kemal, bu güneşten yüzü yanmış
kadının elinden tutup ayağa kaldırdı ve ona şöyle seslendi:
- "Kahraman Türk kadını! Sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın."