Sitemizden Yararlanmak İçin Üye Olunuz !!!Katı yürekli zengin B-261910-üye_ol
Pozitif Seyir
Sitemizden Yararlanmak İçin Üye Olunuz !!!Katı yürekli zengin B-261910-üye_ol
Pozitif Seyir
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaİletişimLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Katı yürekli zengin

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
hsn25
™Pozitif Seyir™
™Pozitif Seyir™
hsn25


Katı yürekli zengin Shanex10
Uyarı Seviyesi : Uyarı Yok
Katı yürekli zengin Shanex11
Kayıt tarihi : 11/08/10
Katı yürekli zengin Shanex11
<b>Mesaj Sayısı</b> Mesaj Sayısı : 460
Katı yürekli zengin Shanex11
<b>Nerden</b> Nerden : istanbul
Katı yürekli zengin Shanex11
<b>Yaş</b> Yaş : 32
Katı yürekli zengin Shanex11
Cinsiyet : Erkek Katı yürekli zengin Shanex11
Ruh Halim : Komik
Katı yürekli zengin Shanex11
Tuttuğu Takım : FenerBahçeli
Katı yürekli zengin Shanex12

Katı yürekli zengin Empty
MesajKonu: Katı yürekli zengin   Katı yürekli zengin I_icon_minitimeCuma Ağus. 13, 2010 11:53 am

Ayna ayna, güzel ayna
Ayna ayna, şeker ayna
Ayna ayna, cici ayna; kim neler yaşamış anlat bana…
Ve sevgili aynacık gece mavisinde başlamış anlatmaya…
Güzel bir ilkbahar sabahında,
henüz kimsecikler yatağında doğrulmamışken, kuşlar o dal senin bu dal
benim uçuşmaya başlamışlar bile. Yeni yeşermiş ağaçlar rengarenk
çiçekleriyle yeryüzüne yeni bir hayat sunuyorlarmış. Önce gök
aydınlanmış, sonra güneş hafifçe başını çıkarmış saklandığı yerden.
Güller, karanfiller, zambaklar, papatyalar, küstüm çiçekleri,
menekşeler, sümbüller… birbiriyle yarışır gibi açıyorlarmış.

İşte böylesine güzel bir bahar
sabahında, insanlar uyanmak için hiç de zorlanmazlarmış. Gözlerini
açar-açmaz çiçeklerin süslediği bahçelerine koşarlar, o mis kokulu
havayı ciğerlerine doldururlarmış. Günleri sevinç ve neşe içinde
geçermiş.

İlkbaharın, tüm güzelliğini
hediye ettiği bu memlekette herkes güler yüzlü, merhametli, konuksever
ve iyi kalpliymiş. Bir karıncayı bile incitmekten korkarlarmış.
Kazandıklarının bir kısmını fakir olanlara hediye ederler, onların
sıkıntılarını azaltmaya çalışırlarmış.

Fakat bu memlekette kese kese
altınları, elmasları, gümüşleri, sandık sandık incileri olan bir adam
yaşarmış ki; bir kez olsun güldüğünü gören olmamış. Kapısını kim çalsa
en ağır sözlerle onu evinden kovarmış. Hiç kimseden hoşlanmadığı için
hiççimse de ondan hoşlanmazmış.

Bir gün elbiseleri yıpranmış, açlıktan benzi solmuş bir adam bu katı
yüreklinin evine varmış, kapısını çalmış. Kapıyı açan hizmetçi,
karşısında bir dilenci görünce onu uyarmak istemiş ve demiş ki;

- Bu evin sahibi çok katı yüreklidir. Sana hiçbir şey vermez. Ondan ağır bir söz işitmeden gitsen iyi olur. Yoksa kalbini kırar.
Hizmetçi dilenciye bu sözleri söylerken evin sahibi çıkagelmiş. Gür sesiyle evi inleterek;
- Kimdir beni rahatsız etmekten çekinmeyen, diye sormuş.
Dilenci elini uzatarak;
- Efendim, ben çok açım. Bir parça ekmek vererek iyilikte bulunmak istemez misiniz, demiş.
Adam öfkeden ne yapacağını şaşırarak dilenciye haykırmış:
- Sor bakalım, bu memlekette
benim evimden bir dilenciye, bir lokma ekmek çıkmış mı? Var git yoluna.
Ekmeğini başka kapılarda ara. Ne diye sana yardım edeyim!

Bu sözleri işiten zavallı
dilencinin kalbi kırılmış. Usulca elini çekmiş, tek kelime etmeden
dönmüş gitmiş. Fakat adamın o halini merak etmemek mümkün mü? Dilenci de
merak etmiş tabiî. Kendi kendine konuşmuş durmuş:

- Ben fakirim, hiç gülmesem “niye
gülmüyorsun” diye soran olmaz. Peki bu adamın derdi ne? Aç değil,
açıkta değil. Memleketi satın alacak kadar parası var. Ama güldüğü hiç
görülmemiş. Yazık, ne kadar yazık. Bu hayattan zevk almasını
öğrenememiş. İnsanlardan köşe-bucak kaçıyor. Bereket mi kalır o evde!

Bu olayın üzerinden yıllar
geçmiş. Belki on yıl, belki on-beş… Ölen ölmüş, kalan kalmış. Kimi zaman
zor günler yaşanmış, kimi zaman sevinç sarmış her yanı. Zengin adamın
başına bir felaket gelmiş. O servet sanki toz olmuş uçmuş. Daha ne olup
bittiğini anlamadan, adam kendisini sokakta buluvermiş. Kapı kapı
dolaşıp bir parça ekmek için el açmaya başlamış.

Bir gün şehrin sokaklarında böyle
dolaşırken, ihtişamlı bir evin karşısında durmuş. Ve ona bakmaya
başlamış. Eski günleri, o çok zengin olduğu günleri hatırından geçirir
gibi uzun uzun bakmış eve. Sonra da gidip kapısını çalmış. Kapıyı açan
hizmetçi karşısında bir dilenci görünce konuşmadan içeri girmiş. Kısa
bir süre sonra geri döndüğünde elinde bir sepet yiyecek varmış. Sepeti
dilenciye uzatırken hayretle bağırmış:

- Olamaz! Siz, siz böyle ne hallere düştünüz.
Hizmetçinin sesine gelen evin sahibi, merakla sormuş:
- Ne var, ne oluyor?
Hizmetçi, eskiden yanında
çalıştığı beyin şimdi bir dilenci olduğunu, buna çok üzüldüğünü
söylemiş. Ev sahibi ise dilenciyi tanıyınca bu duruma pek şaşırmamış:

- Ben, bir zamanlar onun kapısını
çalan yoksuldum. Fakat o, beni evinden kovdu ve benim kalbimi kırdı.
Öyle zengindi ki, gözü hiç kimseyi görmezdi. Demek ki, ondan alınan bana
verilmiş. Üzülme, onu içeri al. İstediği kadar yesin içsin.

Dilenci içeri alınmış, krallara layık bir şekilde ağırlanmış. Adam yaptığı hatayı anlayarak;
- Hakkınızı helâl edin efendim,
demiş. Şükürler olsun ki, henüz yaşıyorken sizinle karşılaştım. Yoksa bu
hakkı nasıl ödeyebilirdim.

Bu iki insan uzun seneler
beraber, o evde yaşamışlar. Ve adam gülmeyi; insanlara yardım etmenin ne
kadar zevkli olduğunu, insana ne kadar güzel bir huzur verdiğini
öğrenmiş.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Katı yürekli zengin
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kültür ve Sanat Rehberi :: Büyüklerden Masallar-
Buraya geçin: