Sitemizden Yararlanmak İçin Üye Olunuz !!!Kurt Kapanı B-261910-üye_ol
Pozitif Seyir
Sitemizden Yararlanmak İçin Üye Olunuz !!!Kurt Kapanı B-261910-üye_ol
Pozitif Seyir
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaİletişimLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Kurt Kapanı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
hsn25
™Pozitif Seyir™
™Pozitif Seyir™
hsn25


Kurt Kapanı Shanex10
Uyarı Seviyesi : Uyarı Yok
Kurt Kapanı Shanex11
Kayıt tarihi : 11/08/10
Kurt Kapanı Shanex11
<b>Mesaj Sayısı</b> Mesaj Sayısı : 460
Kurt Kapanı Shanex11
<b>Nerden</b> Nerden : istanbul
Kurt Kapanı Shanex11
<b>Yaş</b> Yaş : 32
Kurt Kapanı Shanex11
Cinsiyet : Erkek Kurt Kapanı Shanex11
Ruh Halim : Komik
Kurt Kapanı Shanex11
Tuttuğu Takım : FenerBahçeli
Kurt Kapanı Shanex12

Kurt Kapanı Empty
MesajKonu: Kurt Kapanı   Kurt Kapanı I_icon_minitimeCuma Ağus. 13, 2010 11:49 am

Küçücük yeni doğmuş bir kurt
yavrusu, yuvarlanır gibi emekleyerek, yere uzanmış annesinin yanına
gitmiş. Diğer kardeşlerine aldırmadan, açık ağzıyla, ucundan süt sızan
bir memeye ulaşmış. Başlamış çok, çok emmeye. Anne kurt,

- “Yavrularım tedirgin olmasın”,
diye sessizce duruyormuş. Baba kurtsa biraz ileride sivri kulaklarını
dikmiş çevreyi kolluyormuş. Kuyruğunu bacaklarının arasına kıstırmış,
çevresine bakarken dişlerini gösterip hırlıyormuş. Baba kurdun amacı,
anne yavrularını beslerken, onları çevreden gelebilecek olası bir
tehlikeden korumakmış. Arada başını göğe doğru uzatıp, arka ayaklarının
üzerine çömelir, uzun uzun ulurmuş. Öyle uzun ve ürpertici bir uluması
varmış ki, çevredeki hayvanlar sesi duyunca korkar, yuvalarına saklanıp
titreyerek ulumanın bitmesini beklermiş. Kolaysa birisi kurt
yavrularının yanına yaklaşmaya çalışsın. Baba kurt, onun üzerine
saldırır, hemen oracıkta parçalarmış. Kurdun çevresine korku salmasının
en büyük nedeni, yavrularını korumakmış.

Kurt yavruları tehlikeden uzak,
Dünya’nın acımasızlığını bile anlamadan, anne ve babalarının koruyucu
gölgesinde büyümeye başlamışlar. Kah birbirleriyle oynaşır, kah
kovalamaca oynayıp, zaman geçirirmişler. Anneleri tüylerini yalarken
gözlerini yumar, mutluluk içinde uykuya dalarmışlar.



Bir süre sonra küçük yavrular
büyümüşler. Bacakları daha kuvvetli, dişleri daha keskin olmuş. Gerçi
hala çocuksu oyunlarla oyalanıyor, anne ve babalarının getirdiği
yiyeceklerle besleniyormuşlar ama sivri kulakları, uzun burunlarıyla
şimdi daha çok kurda benziyormuşlar. Geceleri babaları uluyup, gecenin
karanlığını delip geçen ürkütücü sesi dağlara çarpa çarpa yankılanırken
onu örnek almaya çalışır, cılız sesler çıkarırmışlar. Babaları ulurken
yavruların ona bakışı bir başka güzelmiş. Saygı ve hayranlık doluymuş.

Zamanla yavrular daha çok
güçlenmiş ve çevik birer kurt oluvermişler. Çok genç olduklarından anne
ve babalarının denetiminde çevreyi gezebiliyormuşlar. Onların
gözetiminde avlanır, onların yaşam deneyimlerine ve uyarılarına uymaya
çaba gösterirmişler. Her genç gibi kusurları olduğunda, ya da başları
derde girdiğinde, anne ya da babaları yardımlarına gelir, onları
korumaya çalışırmış. Küçük kurtlar da bunlardan ders almaya, aynı
yanılgıya bir kez daha düşmemeye özen gösterirmişler.

Zaman böyle mutlu bir ortamda
hızla ilerlemiş. Artık küçük yavrular büyümüş, genç ve çevik kurtlar
olarak çevreye dehşet ve korku salar olmuşlar. Geceleri gür sesleriyle
uluyabiliyormuşlar. Hatta onların sesleri babalarının sesinde daha gür
çıkıyor, çevredeki hayvanlar daha çok ürküyormuş. Böyle olması çok
doğalmış. Eskiden yalnız baba kurt ulurken, şimdi yanında uluyan dört
kurt daha varmış.

Gündüz Güneş, tüylerini pırıl
pırıl parlatınca çevrede hızla koşup önlerine çıkan hayvanlara
sardırırmışlar. Av hayvanları kendilerini koruyamazmış. Yaşamları
kurtların pençesinde acımasızca son bulurmuş. Çevreye dehşet ve korku
salan kurtlar, kendi aralarında mutluluk ve neşe içinde yaşarmış.

Gel zaman, git zaman baba kurt
yaşlanmış. Artık tüyleri eskisi kadar parlak değilmiş. Ulurken sesi çok
gür çıkmıyor, eskisi gibi ürkütücü olamıyormuş. Çabucacık soluğu
kesiliyormuş. Hatta bacakları bile titriyor, uzun koşularda çabuk
yoruluyormuş. İyi av yakalayamadığından, kasları eskisi gibi güçlü de
değilmiş. Pekiyi, eski saygınlığı? Hiç kalmamış doğal olarak.

Gücüyle çevresinde korku ve
saygınlık kurmuş olduğu için, güçsüz kalınca saygınlık da yok oluvermiş.
Yaşlandı ya. Genç kurtlar ona bakıp gülüyor, yavaşlayan hareketini
küçümsüyormuşlar. Önceleri pek belli etmeden kıs kıs arkasından
gülerken, sonraları açıktan hem de gözünün içine bakarak gülüyormuşlar.

Yaşlı kurt kendi yavrularının bu
davranışına çok üzülüyormuş. Onlar küçükken, “Onlara kimse saldırmasın”
diye kanat gerip koruduğu günler gelirmiş aklına. Anne ve babaları
olarak, tüm güçleriyle onları korumaya çalıştıkları günleri yaşlı
gözlerle anımsarmış. Dudağında hafif bir gülümsemeyle o küçücük
yavruların sevimli davranışları gözlerinin önünde belirir,

- “Ne güzel oynaşırlardı” dermiş kendisine. Onun böyle uzaklara dalmış yaşlı gözlerine bakan genç kurtlar biraz da alay ederek:
- Ne o babalık daldın yine. Bırak
geçmişin anılarıyla yaşamayı da kendine av ara. Bak bugün de aç
kalacaksın. diye hem onu küçümser, hem de onu beceriksizlikle suçlayıp,
yaşlılığını yüzüne vurmaya çalışmışlar. Yaşlı kurt hiç ses çıkartmadan,
dişlerini göstererek gülümser, ağır adımlarla yanlarından uzaklaşıp, av
aramaya çıkarmış. Pek de başarılı olamazmış. Nasıl olsun ki? Artık
bacakları eskisi gibi güçlü değilmiş, gözleri de eskisi gibi kesin
göremiyormuş. En kötüsü, eskisi kadar hızlı koşamadığı için avı ondan
kaçıp kurtuluyormuş. Çoğu zaman inine eli boş gelince başını önüne eğer,
kuyruğunu altına kıstırıp, sessizce bir köşeye çökermiş. Gençler onun
durumuna bakar, yukarıdan süzerek önüne bir parça et atıp:

- Bugün de aç kaldın demek. Bak
bizim payımızla besleniyorsun. Bıktık artık senden. der onu
küçümsermişler. Herkes uyuduğunda yaşlı kurt kimseye belli etmeden
sabaha değin için için ağlarmış…

Genç kurtlar sabah olup uyanınca, av hazırlığı yaparken, yorgun yaşlı kurdun yanlarına yanaşır:
- Avlandığınız yerde kuşlar
ötüyorsa, bilin çevrenizde sizden güçlü bir yaratık vardır. Dikkatli
olun, avlanayım derken avlanmayın. Eğer kuşlardan başka havyanlar da
seslerini çıkarıyorsa bilin ki insan oğlu oralara kapan kurmuştur. Böyle
durumlarda kulaklarınızı dikip yavaşça yaklaşın avınıza. Her an bir
tehlikeyle karşılaşabilirsiniz. dermiş onlara.

- Genç kurtlar, dinliyor gibi
gözükseler de pek kulak asmazlarmış söylediklerine. Her biri başka yöne
doğru hızlıca koşarak yaşlı kurdun yanından uzaklaşırmışlar. Akşam olup
avlarını inlerine sürüklerken, yaşlı kurda yan gözle bakıp,
kızgınlıklarını belli edermişler. Yaşlı kurt avlanmamış, inde beklemiş
olduğu için ona pay vermek zor gelirmiş genç kurtlara. Yaşlı kurt, hiç
ses çıkartmadan başını öne eğer, köşesine çekilirmiş. Başını ön
ayaklarına dayayarak uzanır, inin girişinden dışarıya bakarmış uzun
uzun…

O eski günler, gökte yıldızlar
parlarken, ay kocaman olup geceyi aydınlatırken, başını kaldırıp uluduğu
günler gelirmiş aklına. Onun sesi yankılanırken uzun uzun, çevredeki
hayvanların nasıl korkuyla titreyip saklandığını düşünürmüş. O günlerden
bugünkü aşağılandığı döneme geçişini, görkemli ve saygın yaşamdan,
nasıl ayak altına düştüğünü anımsar, bunu yapanların kendi yavruları
olmasını bir türlü sindiremezmiş. Ama ne yapsın ki, yavrularını canı
kadar çok seviyormuş. Aşağılasalar da yüreğindeki bu sevgi sönmezmiş..

Bir gün sabah erkenden, genç
kurtlar çoşkuyla koşuşmuşlar. Yaşlı kurdun tüm uyarılarına aldırmadan,
çevreye dağılmışlar. Yaşlı kurt ininde, uzandığı yerde, uyuklayıp
dururken, birden duyduğu acı sese kulak kabartmış. Bir kurt canı yandığı
için olsa gerek, acı ile inliyormuş. Ürkmüş yaşlı kurt.

- “Sakın benim yavrularımın
başına birşey gelmesin?” demiş korkarak. Hemen uzandığı yerden
doğrulmuş. Şöyle bir silkinmiş. Ayaklarına yeterince güç toplayınca,
sesin geldiği yöne doğru koşturmuş. Ağaçların arasından bir ok gibi
hızla süzülmüş. Bir düzlüğe ulaşmış soluk soluğa. Yüreği hopluyor, göğsü
bir körük gibi inip çıkıyormuş. Korku ve telaşla çevresine göz
gezdirmiş. Birden bir ağacın dibinde, kanlar içinde uzanan genç kurdu
görmüş. Bir kurt kapanına bacağını kıstırmış acı ile inliyormuş.
Baldırında açılan yaradan kan akıyormuş. Zavallı genç kurt acı dolu
gözlerle babasına bakmış ve:

- Yardım et bana, çok acı çekiyorum.
- “Ah” demiş yaşlı kurt “Ah!”.
Ben sana nasıl yardımcı olabilirim. Seni bu kurt kapanından kurtaracak
gücüm yok benim. Sana kaç kez söyledim. “Dikkatli ol” dedim. Ama kulak
asmadın. Şimdi benden yardım istiyorsun. Benden, benim yapamayacağım bir
şeyi istiyorsun.

Sonra çevresine bakınmış.
Başkalarından yardım almak istemiş. Ama kim yardım eder ki kurda?
Şimdiye dek herkesi korkutup, ürkütmüş. Şimdi ona yardım edeceklerine
“Bırakalım da ölsün” demezler mi? Zorunlu olarak kendi başına yavrusunu
kurt kapanından kurtarmaya çalışmış. Dişleriyle kapanı açmak için
uğraşmış durmuş. Masal bu ya, sonunda başarmış. Yavrusunu kapandan
kurtarıp, sürükleyerek düzlüğe çekmiş. Yorgunluktan yaralı kurdun yanına
uzanmış. Biraz dinlendikten sonra yaralı kurdu inine değin sürükleyerek
taşımış. Genç kurt, yol boyunca acıyla inlemiş durmuş.

O gece kurt ininde bir sessizlik
varmış. Genç kurtlar, eskisi kadar acımasız ve şımarık davranışlarda
bulunmuyormuş. Ortalıkta gürültü etmeden, başları önlerinde,
dolaşıyormuşlar. Yalnız yaralı kurt, inin bir köşesinde için için
inliyormuş. Baba kurt her zamanki yerinde uzanmış, inin girişine
bakıyormuş. Gözlerinde hüzün yerine, bir iş yapmış olmanın güven dolu
bakışları varmış. Kendi kendine söylenmiş:

- Neden gençler, bir yanılgıya düşmeden öğrenmezler? Neden öğütleri dinlerken öğrenmeyi düşünmezler?
Ertesi sabah genç kurtlar ava çıkmak için hazırlanınca, dönüp babalarına bakmışlar ve biraz da çekinerek:
- Bir öğüt vermeyecek misin?
- Ne öğütlememi istiyorsunuz?
- Dikkat etmemizi falan.
- Bundan böyle, siz daha dikkatli olursunuz. Benim bir şeyler söylememe gerek yok.
- Neden?
- Gözünüzle gördünüz. Bundan ders
almışsınızdır. Ders almadıysanız, yaşama devam edemezsiniz. Yaşam size
her zaman en çok bir kez şans tanır. Onu kullanamazsanız kaybedersiniz.
Ben kaybetmeyeceğinizi umuyorum. Unutmayın benim de kardeşlerim vardı.
Ama artık yoklar. Onlar yaşamı sürdüremediler. Yanılgılardan ders
almadılar. Sizler de yaşamak istiyorsanız bu olaya özen gösterip,
kendinizce bir ders çıkarın.

Genç kurtlar sessizce çevreye
dağılmışlar. Güneş, inin girişinde uyuklayan yaşlı kurdun tüylerini
ısıtırken, yaşlı kurdun kulağı içeriden iniltileri gelen yavrusundaymış…

Genç kurtlar, bir daha yaşlı
kurtla alay etmemişler. Onu saymışlar. Yakaladıkları avlardan vermişler.
Gerek oldukça, özellikle soğuk gecelerde, onu konuşturup dinlemişler.
Ondan çok şey öğrenmişler. Ölümle, kazayla sonuçlanmayan uzun bir ömür
için onun öğütlerine gereksinimleri varmış.

Yaşlı kurt, doğal olarak ölümle
kucaklaştığında, tüm genç kurtlar bedeni başında toplanıp, onun
bilgeliğini, kendilerine öğrettiklerini saygıyla anarak ulumuşlar…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kurt Kapanı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» OBUR KURT VE LEYLEK
» KURT ÇOBANLIK YAPARSA
» DERİSİ YÜZÜLEN KURT

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kültür ve Sanat Rehberi :: Büyüklerden Masallar-
Buraya geçin: