Sitemizden Yararlanmak İçin Üye Olunuz !!!Yanlız Adam B-261910-üye_ol
Pozitif Seyir
Sitemizden Yararlanmak İçin Üye Olunuz !!!Yanlız Adam B-261910-üye_ol
Pozitif Seyir
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaİletişimLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Yanlız Adam

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
hsn25
™Pozitif Seyir™
™Pozitif Seyir™
hsn25


Yanlız Adam Shanex10
Uyarı Seviyesi : Uyarı Yok
Yanlız Adam Shanex11
Kayıt tarihi : 11/08/10
Yanlız Adam Shanex11
<b>Mesaj Sayısı</b> Mesaj Sayısı : 460
Yanlız Adam Shanex11
<b>Nerden</b> Nerden : istanbul
Yanlız Adam Shanex11
<b>Yaş</b> Yaş : 32
Yanlız Adam Shanex11
Cinsiyet : Erkek Yanlız Adam Shanex11
Ruh Halim : Komik
Yanlız Adam Shanex11
Tuttuğu Takım : FenerBahçeli
Yanlız Adam Shanex12

Yanlız Adam Empty
MesajKonu: Yanlız Adam   Yanlız Adam I_icon_minitimeCuma Ağus. 13, 2010 11:47 am

Masal bu ya, uzak bir ülkede,
kara bulutların karamsarlık yağdırdığı yüzyıllar yaşanırmış. Kara
bulutların arasından güneş bir yolunu bulup görünemezmiş bir türlü. O
ülkede doğan hayvanlar olsun, insanlar olsun hiç güneş yüzü görmeden
ölür gidermişler.

Yalnız bir söylence içinde
geçermiş güneşin adı. Bunun için de kimse güneşin varlığına inanmazmış…
Bu karanlık ülkede herkes birbirine kızar, arkasından konuşur, kavga
ederek yaşamlarını sürdürürmüşler. Bu sıkıcı yaşam biçiminden, insanlar
mutsuzmuşlar. Yüzlerinden düşen bin parça olurmuş. Sokakta yürüyenler
sıkça görünmezmiş. Tek tük asık yüzlü insanların, paltolarının yakasını
kaldırarak saçakların altından hızla ilerlediği görülürmüş ama; genelde
sokaklar boş, ıslak ve karanlıkmış.

vYalnız başı boş aylakça dolaşan
hayvanlar varmış. Evlerin kepenkleri çoğu zaman kapalı dururmuş.
İçeriden ara sıra ağıt, ya da yas çığlıkları duyulurmuş. Bu karamsar,
ıslak ve çamurlu ülkenin uzak bir köşesinde, bir bahçe içindeki
kulübede, tek başına yaşıyan bir adamcağız varmış. Evinden pek çıkmaz,
kimseyle konuşmaz, kitap okur ya da bahçesi ile uğraşırmış. Aslında
zamanının çoğunu bahçesinde geçirirmiş. Amacı bahçedeki balçığı
temizleyip, kara toprak üzerinde çim ve çiçek yetiştirmekmiş.

Söylenceye göre; yeşillik, güneşi
geri getirecekmiş. Söylence belki de doğrudur diye, sabahları erkenden
kalkar, bahçeyi balçıktan temizlemek için saatlerce uğraşırmış. Bu çok
zor bir işmiş. Sürekli yağan yağmur altında çamurları temizlemek için
harcanan çaba, bir başka çamur ve pis su göleti oluşturmaktan öteye
gitmiyormuş.


Önce küçük
kanallar yapmış. Yağan yağmuru bu kanallara yönlendirerek toprak
parçasının çamurlaşmasını önlemeye çalışmış. Toprak, yağan yağmura
doymuş olduğundan kolay kolay istenilen sonucu verememiş. Kanalları daha
derinleştirmiş. Toprak parçasına yeterli eğimi vermiş. Gündüz bahçede
kazma kürekle, akşam masa başında plan yaparak bitmeyen bir enerji ile
uğraşmış durmuş…

İlerleyen haftalarda; çabalarının
başarıya ulaşacağını gösteren küçük belirtiler görmeye başlamış. Toprak
artık yağmuru emmiyor, suyun açılan kanala doğru akmasını sağlıyormuş.
Tümsekler çamur yığını değil de bir toprak parçası gibi görünmeye
başlamış.

Bir gün evin önündeki verandaya çıkıp, bahçeye şöyle bir bakmış :
- Artık tohumları ve fidanları
dikmeliyim. Demiş kendi kendine. Ertesi gün erkenden kalkıp işe
koyulmuş. Çim tohumlarını toprağa özenle serpiştirmiş. Bahçe duvarı
dibindeki toprağa da, çiçek ve ağaç fidanları dikmiş. İşi bitince
verandadan bahçeye bakıp :

- Bir gün yemyeşil olacak. Güzel
kokulu renk renk çiçekler açacaklar. diye söylenmiş. Geceleri rüyasında
bahçesinin gelecekteki biçimini görürmüş. Uyanınca rüyasına sevinir :

- Yemyeşil bahçeye kuşlar da
gelir. Ötüşürler cıvıl cıvıl. diye düş bile kurarmış. Günlerce, aylarca
uğraşmış. Sonunda çamuru kurutmayı başarmış. Çim tohumları ve çiçek
fideleri artık çamur içinde kalmıyormuşlar. Yoldan geçenler bahçedeki
değişikliği görüyorlar ama

“Nasıl olsa başaramaz. Burada
hiçbirşey yaşamaz.” diyerek önemsemiyormuşlar yapılan işi. Çamur tümüyle
yok olunca, çevredekiler rahatsız olmaya başlamışlar.

“Çamur olmayan bahçe olmamalı”
diyerek geceleri yoldan topladıkları çamurları bahçe duvarından içeriye
küreyip, bahçeyi çamura bulamaya çalışmışlar. Ancak tüm çabaları boş
çıkmış. Adamın bahçede açtığı su arkları o kadar düzenli ve güzelmiş ki;
yağan yağmur, toprağa karışan çamuru, su yollarına sürükleyip toprağın
çamura bulanmasını engelliyormuş.

Gün geçtikçe toprakta bir hareket
belirmiş. Artık toprak kabarıyor, canlanıp hava alıyormuş. Kabaran
toprak hava aldıkça, suyu emiyor ve yağan yağmur toprağa zarar
veremiyor, hatta yararlı bile oluyormuş. Bir sabah, yalnız adam, bahçede
bir değişiklik gözlemlemiş. O gece birkaç çim tohumu filizlenip kıl
gibi ince sürgünler halinde topraktan çıkmayı başarmışlar. Adamın
keyfine diyecek yokmuş. Sevinçten gözlerinden akan mutluluk damlalarını
nasırlaşmış ellerinin tersi ile silmiş. Hoş bir ezgi mırıldanmaya
başlamış gülümseyerek.

Yalnız Adam, belki de ülkenin ilk
gülümseyen kişisiymiş. - Sonunda başardım. Birkaç tane de olsa çim
sürgünleri topraktan çıktılar ve Özgürlüklerine kavuştular. demiş
verandadan bahçeye bakarken. Artık çalışmalarını daha özenle sürdürüyor,
ümitsizliğe kapılmıyormuş. O gece, uykusundan birkaç kez uyanmış.
Rüyasında, bahçesini yemyeşil çim halının kapladığını görmüş.

- Bu rüya hiç bitmesin, gerçek
olsun. diye yakarmış mutlulukla. Sabah olmasını bekleyememiş. Hemen
bahçeye çıkıp çalışmaya başlamış gecenin karanlığında. Çalışırken toprak
tepeciklerine basmamaya, yeşeren cılız çim sürgünlerini ezmemeye özen
göstermiş.

Gün ağırırken biraz ara vermiş.
Ağrıyan belini elleri ile tutarken şöyle bir bakmış bahçeye. Başka çim
sürgünleri görmüş toprağı yarıp özgürlüğe koşuşan. Artık toprağın
üzerinde aralıklarla yayılmış çim sürgünleri varmış. Cılız ama sayıca
çok. Sayıları her geçen gün hızla artmaya başlamış sürgünlerin. Sayıları
çoğaldıkça güçlenmişler. Artık ilk çıkan sürgünler kalınlaşmış birer
çim topağı olmuşlar bile.

Bir hafta sonra, civardakiler de
gözlemeye başlamışlar bahçedeki ayrıcalığı. Çünkü toprağın üzerindeki
yeşil örtü, artık bahçe duvarının ötesinden de görünüyormuş. Yeşil örtü
hızla koyulaşıyor, gürleşiyormuş. Yalnız Adam’ın bahçesi, diğer çamurlu
yerlere göre çok farklıymış. Eskiden şöyle bir bakıp geçerken dudak
bükenler, bahçe duvarından çamur atanlar, artık durup hayretle bahçeye
bakıyormuşlar. Yeşeren toprağın nasıl böyle olduğunu yorumlamaya
çalışıyormuşlar akıllarınca.

Bazıları kendilerine pay bile çıkartmaya başlamışlar :
- Çim tohumlarını benden almıştı.
- Gübreyi de ben satmıştım.
- Çapayı ben vermiştim.
- Ne yapması gerektiğini ben söyledim O’na.
Sanki onların verdiği destek
olmasa başaramazmış gibi bir tavır içine girmişler, bahçedeki emeği hiçe
sayarak ortak olmuşlar her şeye. Bahçenin ünü tüm ülkeye yayılmış. Ama
hala kötümser görüşü savunanlar çoğunluktaymış :

- Hep yağmur yağıyor. Bir süre sonra bu çimler çürüyüp ölür.
- Bir sağanakta yok olur bu bitkiler, yine çamur olur her yer.
- Daha önce kimse başaramamış. Bu
toprak verimsiz. Bu adam da başaramayacak. diye yorumlarla gelişmeleri
gölgelemeye çalışmışlar.

Bahçeyi görmeyenlerin çoğu
inanmış kötümser yorumlara. Hatta bazıları kötümser yorumları savunan
kitaplar bile yazmışlar. Aylar sonra, cılız çim sürgünleri dört parmak
boy atıp, bir yeşil örtü gibi bahçeyi kapladığında ülkenin tek yeşil
bahçesini görmek için meraklılar gelmeye başlamış her yerden. Yalnız
Adam’dan nasıl başardığını öğrenmek isteyenler, çim tohumları satın
alanlar, evlerine dönerken dükkandan satın aldıkları çapayı sırtlayıp
yollara düşünler her geçen gün çoğalmaya başlamış.

Yalnız Adam yapabildiğine göre,
kendileri de yapabilirler diye düşünenlerin sayısı çoğalınca bahçelerini
işleyenler artmış. Söylentiler yayılmış başka bahçelerde de çim
yetiştiği yolunda. Çim yetiştirenler gülmeyi ve gülümsemeyi de
beceriyormuşlar. Çim yetiştirenlerin neşeli ve güler yüzlü olmaları,
ülkedeki karamsar tabloyu değiştirmek üzereymiş…

Tüm yaşamlarını, karamsarlığı ve
karanlığı temel alan düzene ayak uydurmuş olanlar, değişimden hoşnut
olmamışlar. Karamsarlığı savunacak güvenilir adamlar yetiştirmeye
başlamışlar. Sonra bu adamları, gözlem yapmak için yemyeşil bahçelerin
bulunduğu yerlere göndermişler. Karamsar güçlere, her gün bahçelerdeki
gelişmeler bildirilmiş.

Karamsar güçler de, gelişmeleri
engellemek için en uygun anı beklemeye başlamışlar. Yalnız Adam, tüm
gelişmeleri sevinçle izliyor, kendi gibi çabalayanlara yardım ediyor,
başlattığı yeniliğe katılanlara kucak açıp, destek oluyormuş. Ama
bahçesini hiç unutmamış. İşini hiç aksatmadan, her sabah çalışmış.
Çimlerin büyümeleri tek başına yeterli değilmiş onun için. O çiçekleri
de görmek, ağaçların büyüdüğünü de izlemek, olursa meyvelerini de
toplamak istiyormuş.

- Bir de söylence doğru olsa,
güneş çıksa, ülke aydınlığa kavuşsa… diyormuş kendi kendine verandada
oturup bahçesine bakarken. Bir sabah, duvar dibindeki çiçek fidelerinden
birinden, beyaz taç yapraklarını açarak dünyaya gelen ilk papatyayı
görmüş sevinç çığlıkları atarak. Bu karamsar ülkede açan ilk beyaz
çiçekmiş.

Tüm yandaşlarına, gönül birliği
yapanlara duyurmuş çiçeğin doğuşunu. Halk, bu söylenti ile çalkalanmaya
başlamış. Çoğunluk artık aydınlık günlerin doğacağını, söylencenin
gerçekleşeceğini konuşur olmuş. Herkes güneşin doğacağı günü ümitle
beklemeye başlamış. Karanlıktan beklentisi olan, çamuru ve karamsarlığı
kendileriyle özdeşleştirmiş olanlar, gelişmelere “dur” demenin zamanı
geldiğini düşünüp, plan yapmaya başlamışlar.

Birden halkın tepkisini alıp,
halkla karşı karşıya gelmemek için küçük oyunlar kurmuşlar. Küçük ama,
yeşil bahçelere zarar verecek oyunlar. Güvenilir güçler, kimselere
görünmeden bahçelere saldırılar düzenlemişler. Bazı bahçelere gece girip
çamur serpmişler. Çiçekleri koparmışlar. Kabaralı büyük postallarla
çimlerin üzerinde tepinmişler. Harap olan bahçeyi ertesi gün
gördüklerinde, sanki bahçeye zarar veren kendileri değilmiş gibi halkla
beraber bağırıp, karanlık güçlere ateş püskürmüşler.

Üzüntülerini bildiren bildiriler
dağıtmışlar. Ama bu küçük oyunlar hızla bir çığ gibi büyüyen yeşil bahçe
akımını engellemeye, yıldırmaya yetmemiş. Bir sabah, yalnız adam
yatağında uyandığında, camdan içeri sızın bir ışık kümesi görünce çok
korkmuş. Önce karanlık güçlerin bahçesini talan ettiğini, sonra evine
bir el feneri ile baktıklarını sanmış. Hemen giyinip panik içinde evden
dışarı çıkmış. Verandaya geldiğinde gözlerine inanamamış.

Gökten süzülerek bahçesine kadar
uzanan ışık kümesi, yeşil çimlere değdikçe çimler parlaklaşıyor, duvar
dibindeki çiçekler taç yapraklarını gökten gelen sıcak ışık kümesine
açarak onu kucaklamaya çabalıyormuşlar. Bu, sabahın ilk saatlerinde
doğan güneşin ilk belirtileriymiş. Hayatında ilk kez güneşin doğuşunu
gören Yalnız Adam, çimlerin ve çiçeklerin coşkusuna katılmış ve bahçesi
içinde koşarken:

- Söylence gerçekleşti. Güneş
doğuyor. Aydınlıklar sizinle olsun arkadaşlar. diye çığlık atıyormuş.
Kara bulutların arasından sızıp bahçesine uzanan güneş ışınlarını gören
çevredekiler, bahçenin etrafına toplanmaya başlamışlar. Hep beraber
hayretle ve korkarak güneş ışınlarının yeşil çimler üzerinde gezinişini,
rengarenk Milli Görüş çiçeklerini okşayışını izlemişler. Kıskananlar ve
inanmayanlar da sarmışlar bahçenin etrafını.

Güneşi ilk kez görmenin
mutluluğunu yaşayan birkaç dost, sevinç göz yaşları dökerken,
kalabalığın arasına karışan güvenli güçler, homurdanmaya başlamışlar : -
Büyücü bu adam. Bakın sonunda güneşi de doğdurdu. Ama yalnız kendi
bahçesine. Bize birşey vermedi. Vermeyecek de. Yok edelim. Aydınlığı ve
güneşi alalım elinden. Bu adam insanlığa zararlıdır. Ön sıralarda
kıskanarak bahçeye bakanlar, önce bir adım atmışlar bahçeye basmamaya
özen göstererek.

Kimin olduğu belli olmayan
kocaman eller, arkalarından onları bahçeye doğru itince, sendelemişler
ve fazla zorlanmadan adımlarını atmışlar bahçedeki çimlerin üzerine.
Çimler ezilince, aydınlık güneş ışınının kendilerine zarar vermediğini
görenler, bahçe içinde koşmaya başlamışlar. Her bastıkları yerde, çimler
toprağa yapışıp tutsaklar gibi etkisiz ve güçsüz kalınca, daha çok
cesaretlenmişler. Bazıları çimlerin üzerinde zıplamışlar toprağa daha
çok gömülsün, hiç çıkmasınlar diye.

Yalnız Adam çırpınarak bir ona bir ötekine koşmuş :
- Yapmayın. Çok emek verdim. Ne
olur bozmayın bahçemi. Size bir zararı yok onların. Bakın aydınlık da
oldu. Artık güneş hepimizi ısıtacak…

Gözleri hırçınlıktan kızarmış,
asık yüzlü insanlar ellerinin tersi ile itmişler Yalnız Adam’ı. Sonra
daha hırsla tepinmişler çimlerin üzerinde. Adam aldığı darbe ile
sendeleyip yere düşünce, onu gören biri tekme atmış hırsını yenmek için.
Bunu gören diğerleri, çullanmışlar adamın üzerine, tüm güçleri ile
yumruklamaya ve tekmelemeye başlamışlar adamı.

Yalnız Adam, aldığı darbelerden
korunmak için kollarını kafasına sarmış ve yüzü koyun toprağın üzerine
kapanmış. Hareket etmeden hem saldırıların durmasını beklemiş, hem de
bedeni kadar çimi korumak istemiş. Aynı anda güvenli güçler, başka
bahçelere de saldırmışlar. Bu toplu saldırı eskiden yaptıkları küçük
oyunlardan çok farklıymış. Burada karanlık güçlerin, aydınlığı yok etme
eylemini başlatmışlar. Güneşin başka bahçelerde doğması olasılığını
beklemeden tüm bahçeleri talan etmişler bilinçle.

Yalnız Adam’ın bahçesindeki
uğultular ve bağırmalar sonunda kesilmiş. Sonsuz bir sessizlik başlamış.
Yalnız Adam kollarını kullanarak, uzandığı topraktan yavaşça başını
kaldırmış. Acılar içinde, bir eliyle belini tutarken, dizlerinin üzerine
doğrulmuş ve gözlerinden sicim gibi akan hüzünlü yaşlar arasından
bahçesine, emeğinin yok oluşuna bakmış.

Çiçeklerin koparılmış, çimlerin ezilerek toprağa gömülmüş olduğunu görmüş.
- Size bir zararı yoktu çimlerin.
Yalnızca güzel kokuyordu çiçekler. Neden yaptınız bunu ? diyebilmiş.
Sonra elleriyle yüzüne kapatmış. Hareket etmeden bir süre öyle durmuş,
yavaşça sağ tarafına doğru ulu bir çınar gibi yıkılmış.

Uzaktan tüm çirkinliği ile
olayları izleyen yaşlı bir adam harap olan bahçede gördüğü manzaraya
bakmış, gözleri sulanarak. Bahçenin köşesine sinmiş, tüyleri çamura
bulanmış ve korkulu gözlerle etrafa bakan kediyi görünce ona doğru
yürüyüp, kucağına almak istemiş.

Yalnız Adam’ın anısına kediyi
evine götürüp beslemekmiş amacı. Kedi, yaşlı adamın kendisine zarar
vereceğini sanarak, bir hamlede bahçe duvarının üzerine sıçramış ve
gözden kaybolmuş. Yaşlı adam, kedinin bulunduğu yerde, saldırıdan zarar
görmemiş bir tutam çimi ve bir çiçek fidesini görünce sevinmiş ve dönüp
evine gitmiş.

Bu olaydan sonra, ülkede
aydınlıktan söz edilmez olmuş. Güvenli güçler, halkın da desteği ile tüm
bahçeleri yok etmişler. Bahçe yapanlar dışlanmış, ya da sudan bir
gerekçe ile tutuklanıp yargılanmışlar. Karanlık ve çamuru kendileriyle
özdeşleştirmiş olanlar, eskisi gibi güven içinde, yaşamlarını
sürdürmüşler… Yalnız Adam’ın ölümüyle sonuçlanan olaydan sonra, bahçenin
önünden geçenler, olayı hep anımsamışlar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Yanlız Adam
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Taş Adam
» Tembel Adam
» Örümcek Adam 3 Tasarım Kodu

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kültür ve Sanat Rehberi :: Büyüklerden Masallar-
Buraya geçin: