Kafdağı’nın
da ötesindeki masal ülkelerinden birinde harikalar
diyarının kraliçesinin bir bebeği olmuş. Harikalar
diyarının koruyucuları olan periler ve periler prensesi
küçük bebeğin beşiğinin etrafına birikmişler.
Kraliçe etrafındaki perilere dönerek şöyle demiş:
“Bu küçük bebeğe en değerli olduğunu düşündüğümüz şeyleri hediye edin!”
Birinci peri uyuyan bebeğe eğilip şöyle demiş:
“Ben sihirli gücümle sana, görenin hayran kalacağı güzellik armağan ediyorum. Göz kamaştıracaksın!”
İkinci peri şöyle demiş:
“Sana öyle güzel ve derin mavi gözler armağan ediyorum ki, gördüğünü anlayacak, seni göreni büyüleyeceksin.”
Üçüncü periye gelmiş sıra:
“Selvi boylu olacaksın. Senden daha güzel vücutlu kız olmayacak bu dünyada.”
Dördüncü peri eğilmiş beşiğe:
“Çok zengin olacaksın. Hiç bir sıkıntın olmayacak.”
Periler prensesi düşüncelere dalmış:
“İnsanların güzelliği geçicidir.Gözlerin,
yüzün, vücudun güzelliği çiçeklere benzer. Yaşlanınca
geçiverir. Zamanla rüzgar en biçimli palmiyeleri bile
çarpıtır. İnsanlar, kendilerine zenginliğini dağıtmayanlardan
nefret eder. Dağıtırsa kendi fakir olur. Sizin şimdiye
kadar bu bebeğe verdikleriniz çok kalıcı olmadı bence.”
“Peki ama başka ne verebilirdik ki?” diye sormuş periler.
“Ben ona iyiliği bırakıyorum” demiş periler prensesi.
“Güneşin ne kadar mükemmel ve sıcak olduğunu bilirsiniz,
ama onun ısıtacak toprağı olmasa sıcak bir kayadan ne
farkı kalır? Kalbin saçtığı iyilik de güneşin ışığı
gibidir; hayat verir. İyiliğin olmadığı güzellik, kokusu
olmayan çiçek gibidir. İyiliğin olmadığı zenginlik
bencillikten farksızdır. İyiliğin olmadığı aşk yok eder,
kavurur. Sizlerin armağanları geçiciydi, iyilik ise
kalıcıdır. Sonsuz bir kuyuya benzer. Ne kadar çok su
çekersen, o kadar çok suyu olur, o kadar bereketli fışkırır.
İyilik dünyada tek tükenmeyen şeydir.”
Sonra periler kraliçesi uyuyan bebeğe doğru eğilmiş:
“Kalbin sıcak olsun, küçük bebek,iyi ol!”