Sitemizden Yararlanmak İçin Üye Olunuz !!!Istiklal marşı’nın şairi B-261910-üye_ol
Pozitif Seyir
Sitemizden Yararlanmak İçin Üye Olunuz !!!Istiklal marşı’nın şairi B-261910-üye_ol
Pozitif Seyir
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaİletişimLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Istiklal marşı’nın şairi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
hsn25
™Pozitif Seyir™
™Pozitif Seyir™
hsn25


Istiklal marşı’nın şairi Shanex10
Uyarı Seviyesi : Uyarı Yok
Istiklal marşı’nın şairi Shanex11
Kayıt tarihi : 11/08/10
Istiklal marşı’nın şairi Shanex11
<b>Mesaj Sayısı</b> Mesaj Sayısı : 460
Istiklal marşı’nın şairi Shanex11
<b>Nerden</b> Nerden : istanbul
Istiklal marşı’nın şairi Shanex11
<b>Yaş</b> Yaş : 32
Istiklal marşı’nın şairi Shanex11
Cinsiyet : Erkek Istiklal marşı’nın şairi Shanex11
Ruh Halim : Komik
Istiklal marşı’nın şairi Shanex11
Tuttuğu Takım : FenerBahçeli
Istiklal marşı’nın şairi Shanex12

Istiklal marşı’nın şairi Empty
MesajKonu: Istiklal marşı’nın şairi   Istiklal marşı’nın şairi I_icon_minitimeCuma Ağus. 13, 2010 11:10 am

Mehmet Akif Ersoy 1873 yılında İstanbul’da doğdu. 27 Aralık 1936’da aynı kentte vefat etti.
Mehmet
Akif ilköğrenimine Fatih'te Emir Buharî mahalle mektebinde başladı.
Maarif Nezareti'ne bağlı iptidaîyi ve Fatih Merkez Rüştiyesi'ni
bitirdi. Bunun yanı sıra Arapça ve İslami bilgiler alanında babası
tarafından yetiştirildi. Rüştiye'de "Hürriyetçi" öğretmenlerinden
etkilendi. Türkçe, Arapça, Farsça, ve Fransızca bilgisiyle dikkati
çekti. Mekteb-i Mülkiye'nin idadi (lise) bölümünde okurken şiirle
uğraştı. Edebiyat hocası İsmail Safa'nın izinden giderek yazdığı
mesnevileri şair Hersekli Arif Hikmet Bey övgüyle karşıladı.

Babasının
ölümü ve evlerinin yanması üzerine mezunlarına memuriyet verilen bir
yüksek okul seçmek zorunda kaldı. 1889'da girdiği Mülkiye Baytar
Mektebi'ni 1893'te birincilikle bitirdi. Ziraat Nezareti (Tarım
Bakanlığı) emrinde geçen yirmi yıllık memuriyeti sırasında veteriner
olarak dolaştığı Rumeli, Anadolu ve Arabistan'da köylülerle yakın
ilişkiler kurma olanağı buldu. İlk şiirlerini Resimli Gazete'de
yayımladı. 1906'da Halkalı Ziraat Mektebi ve 1907'de Çiftçilik Makinist
Mektebi'nde hocalık yaptı. 1908'de Dârülfünûn Edebiyat-i Umûmiye
hocalığına tayin edildi. İlk şiirlerinin yayımlanmasını izleyen on yıl
boyunca hiçbir şey yayımlamadı.

1908'de
II. Meşrutiyet'in ilanıyla birlikte Eşref Edip'in çıkardığı Sırat-ı
Müstakim ve sonra Sebilürresad dergilerinde sürekli yazılar yazmaya,
şiirler ve çağdaş Mısırlı İslam yazarlarından çeviriler yayımlamaya
başladı. 1913'te Mısır'a iki aylık bir gezi yaptı. Dönüşte Medine'ye
uğradı.

Bu
gezilerde İslam ülkelerinin maddi donatım ve düşünce düzeyi bakımından
Batı karşısındaki zayıflıkları konusunda görüşleri pekişti. Aynı yılın
sonlarında Umur-u Baytariye müdür muavini iken memuriyetten istifa
etti. Bununla birlikte Halkalı Ziraat Mektebi'nde kitabet ve
Darülfünun’da edebiyat dersleri vermeye devam etti. İttihat ve Terakki
Cemiyeti'ne girdiyse de cemiyetin bütün emirlerine değil, sadece olumlu
bulduğu emirlerine uyacağına dair and içti.

I.
Dünya Savaşı sırasında İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin gizli örgütü
olan Teşkilât-ı Mahsusa tarafından Berlin'e gönderildi. Burada
Almanların eline esir düşmüş Müslümanlar için kurulan kampta
incelemeler yaptı. Çanakkale Savaşı'nın akisini Berlin'e ulaşan
haberlerden izledi. Batı uygarlığının gelişme düzeyi onu derinden
etkiledi.

Yine
Teşkilât-ı Mahsusa'nın bir görevlisi olarak çöl yoluyla Necid'e ve
savaşın son yılında profesör İsmail Hakkı İzmirliyle birlikte Lübnan'a
gitti. Dönüşünde yeni kurulan Dâr-ül Hikmetül İslâmiye adlı kuruluşun
başkâtipliğine getirildi.

Savaş
sonrasında Anadolu'da başlayan ulusal direniş hareketini desteklemek
üzere Balıkesir'de etkili bir konuşma yaptı. Bunun üzerine 1920'de
Dâr-ül Hikmet'teki görevinden alındı. İstanbul Hükümeti Anadolu'daki
direnişçileri yasa dışı ilan edince Sebilürresad dergisi Kastamonu'da
yayımlanmaya başladı ve Mehmet Akif bu vilayette halkın kurtuluş
hareketine katkısını hızlandıran çalışmalarını sürdürdü.

Nasrullah Camii'nde verdiği hutbelerden biri Diyarbakır'da çoğaltılarak bütün ülkeye dağıtıldı.
Burdur
mebusu sıfatıyla TBMM'ye seçildi. Meclis'in bir İstiklâl Marşı güftesi
için açtığı yarışmaya katılan 724 şiirin hiçbiri beklenilen başarıya
ulaşamayınca maarif vekilinin isteği üzerine 17 Şubat 1921'de yazdığı
İstiklal Marşı, 12 Mart'ta birinci TBMM tarafından kabul edildi. Mehmet
Akif Ersoy 27 Aralık 1936'da İstanbul'da öldü.

Mehmet
Akif'in 1911'de 38 yaşında iken yayımladığı ilk kitabı Safahat
bağımsız bir edebi kişiliğin ürünüdür. Fransız romantiklerinden
Lamartine'i Fuzuli kadar, Alexandre Dumas Fils'i Sâdi kadar sevdiğini
belirten şair, bütün bu sanatçıların uğraşı alanlarına giren manzum
hikâye biçimini kendisi için en geçerli yazı olarak seçmiştir. Ancak,
sahip olduğu köklü edebiyat kaygısı onun yalınkat bir manzumeci değil,
bilinçle işlenmiş ve gelişmeye açık bir şiir türünün öncüsü olmasını
sağlamıştır. Mehmet Âkif'in şiir anlayışı Batılı, hatta o dönemde
Batı'da bile örneklerine az rastlanacak ölçüde gerçekçidir.

Konuşma
diline yaşlandığı için kolayca yazılıvermiş izlenimi veren şiirleri
biçime ilişkin titiz bir tutumun örnekleridir. Hem aruzdan doğan
bağların üstesinden gelmiş, hem de şiirin bütününü kapsayan bir iç
musiki düzenini gözetmiştir.

Dilde
arılaşmadan yana olan tutumunu her şiirinde biraz daha yalın bir
söyleyişi benimseyerek somutlukla ortaya koymuştur. Mehmet Akif
geleneksel edebiyatın olduğu kadar, Batı kültürünün değerleriyle
etkileşimi kabul eder, ancak Doğu'ya ya da Batı'ya öykülenmeye şiddetle
karşı çıkar.

Çünkü
her edebiyatın doğduğu toprağa bağlı olmakla canlılık kazanabileceği
ve belli bir işlevi yerine getirmedikçe değer taşımayacağı
görüşündedir. Gerçekle uyum içinde olmayı her şeyin üstünde tutar.

Altı
yüzyıllık seçkinler edebiyatının halktan uzak düştüğü için
bayağılaştığına inanır. İçinde yaşanılan toplumun özellikleri göz önüne
alınmadan Batılı yeniliklere öykünmenin doğrudan doğruya edebiyata
zarar vereceği anlayışına bağlı kalarak "Sanat sanat içindir" görüsüne
karşı çıkmış, "Libas hizmetini, gıda vazifesini" gören bir şiiri kurma
çabasına girişmiştir. Bu yüzden toplumsal ve ideolojik konuları şiir
ile ve şiir içinde tartışma ve sergileme yolunu seçmiştir. Bütün
çıplaklığıyla gerçeği göstermekteki amacı okuyucusunu insanların
sorunlarına yöneltmektir.

Bu
kaygıların sonucu olarak yoksul insanların gerçek çehreleriyle yer
aldığı şiirler Türk edebiyatında ilk kez Mehmet Akif tarafından
yazılmıştır. Mehmet Akif şiirinin yaşadığı dönemde ve sonrasında
önemini sağlayan bu gerçekçi tutumudur. Bu şiirde düş gücünün parıltısı
yerini gözle görülür, elle tutulur bir yapıya bırakmıştır.

Şairin
nazım diline bu dilin özgül niteliğini bozmaksızın elverişli olduğu
gelişmeyi kazandırması, aruz veznini yumuşatmayı, başarmasıyla mümkün
olmuştur.

Bu aynı zamanda Türkçe'nin şiir söylemedeki olanaklarının ne ölçüde geniş olduğunu göstermesi demektir.
Mehmet
Akif dilin toplumsal kimliğini öne çıkarmış, üslupta öz günlük ve
kişiselliğe ulaşmıştır. Yenilikçi bir şair olarak, yaşadığı dönemde
görülen ölçüsüz yenilik eğiliminin bozucu etkilerine, ölçüsü işleviyle
bağlantılı bir şiir kurmak suretiyle sinir çekmeye çalışmıştır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Istiklal marşı’nın şairi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: DÜNYA VE TÜRKİYE :: ****** Özel Bölüm-
Buraya geçin: